9 Mart 2012 Cuma

''ÇOK MU GEÇ KALDIN ?.."

  Yapamadıklarınızı yapmak için bir şans daha verilmeyecek,herşeyden vazgeçmek için çok geç olduğunu düşünmeye başladığınız anda kaybettiniz demektir...
Bu hayatınızla,sizinle,işinizle,eşinizle,çocuklarınızla ,yada size imkansız görünen herhangi bir konuda olabilir..
 Asıl pişmanlığınız ''artık çok geç''diye düşündüğünüz anda başlar,ve ''keşke''leri yaşamaya başlarsınız o andan itibaren...
        Yaşlandığınız zaman yaptıklarınızdan değil, yapmadıklarınızdan pişman olursunuz....Ölümden korkan insanlar, pişman olanlardır... Pişman olmaktan korktukları için hiçbir şey yapmayanlardır..."
        "Genç kalmanın, mutlu olmanın ve başarıya ulaşmanın sırrı;kim ne derse desin hiç takmadan,her gün gülmek ve yaşama katacak mizah bulmaktır... Bir rüyanız olmalı mutlaka... Rüyalarınızı kaybettiniz mi,ölürsünüz...
        Etrafımızda dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi yok... Yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır.. Eğer 19 yaşındaysanız ve bir yıl hiç bir şey yapmadan, hiç bir şey üretmeden bir yıl sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 20
olursunuz.. Herkes bir yılda bir yaş yaşlanır. Bunun için özel bir yetenek ya da bilgiye ihtiyaç yoktur.Oysa bir yaş daha büyümek için, mutlak bir şeyler yapmak, üretmek, kendini geliştirecek fırsatları bulmak ve kullanmak gerekir.
Asla pişman olmayın...
Her hangi bir konu hakkında ''ARTIK ÇOK GEÇ''diye düşünmek o işin sorumluluğundan kaçmaktan başka bir şey değildir... 
Yapamadıklarınızın sonucuna da ''KADER''diyerek,kendinizi kandırmayın.Çok geç olmadan;Şu andan itibaren silkinin ve hayatınızda yapmak için 'düşündüğünüz ne varsa ve hangi ipleri kaçırdığınızı düşünüyorsanız,bir daha bırakmamak üzere sımsıkı tutun o iplerin ucundan... 
                               VE ASLA AKLINIZDAN ÇIKARMAYIN
 "Yapabileceğiniz her şeyi yapmak için asla hiç bir zaman geç değildir"Yeterki siz isteyin...

8 Mart 2012 Perşembe

Şşşşt !!! KIZ DOĞDU galiba....

        Neden bir ortamda herkes sustuğunda ''Kız Doğdu''derler,hiç düşündünüz mü?Neden susar herkes o anda?Söylenecek bir şey mi kalmaz,yoksa kal mı gelir herkesin diline?
Çok düşündüm bu sözü,neden,neden olabilir ki diye....
        Taa en başından yaşananlar geldi gözümün önüne birden;Dünyaya gözlerini açmış minicik bir bebeğe;''Allah analı babalı büyütsün'ün yanı sıra,''Bahtı da kendi gibi güzel olur inşallah'',''Allah çirkin şansı versin''dileklerini hatırladım...
Bir bildikleri vardı,bir şeyler vardı bu dileklerin arkasında...Güzel olmamak mı lazımdı acaba?Çirkinler daha mı şanslıydı hayatta?
Bizim elimizde miydi ki çirkin yada güzel gelmek dünyaya?
        Fark ettim ki bu dilekler hep annelerimizden,teyzelerimizden,anneannelerimizden,komşu teyzeden,haladan,yengeden gelen temenniler.
Yaşayan kadın abideleri...Büyüdükçe öğrendim ki her kadın kendi hayatının abidesidir..Gördüm ki ''şanslı''diye ayrılanlar hariç,her kadın kendi hayatında bir dayanıklılık bir sabır,bir tecrübe abidesiymiş..
        ''Her çatının altında yaşananları ancak içindekiler bilir''miş...Başında bir çatısı bile olmayan kadınlarla,sarayların içinde bir eli yağda bir eli balda yaşayan ''Şanslı''kadınlar varmış...Onların bile içinde gizledikleri bir ''abide''varmış...Her abidenin bir adı varmış;kiminin ki sabır,kimininki cefa,kimininki eza.......Ama her kadın yaşadıklarıyla bir abideymiş aslında....
Çoğu içinde saklar belli etmezmiş meğer,yaşayınca anlıyormuş insan,o küçük nasihatlerin ardındaki büyük hayatları..!!! 
        Ata sözleri de böyle gelmemiş mi günümüze kadar?Yaşana yaşana,söylene söylene...
Azıcık çıtlatırlarmış meğerse bildiklerini ''Kenarına Bak Bezini al,Anasına bak kızını al '' diye...
        ''Eksik Etek''koymuşlar bir de adımızı...Kimler mi? Bizi dünyaya getiren babalarımız,abilerimiz,dayılarımız,amcalarımız,dedelerimiz...Şimdi sözüm size; siz kimlerden dünyaya getirildiniz?Yok mu sizin anneniz,ablanız,babaanneniz,halanız,teyzeniz?Bize eksik etek diyenler siz yerden mi bittiniz...?
        Evet dünya var olurken önce SİZ yaratıldınız,ama yetmediniz...Kaburganızdan ''BİZ''yaratıldık,biz ''eksik etek''lere bahşedildi ''SİZ''i dünyaya getirme görevi...Eteğimiz eksik olsa da,en kutsal vazife bize verildi...Kızlarımız için ''anasına bak kızını al''dediniz,ama sizi benzetemedik kendimize kızlarımız gibi,unuttu bazılarınız sizi dünyaya kimlerin getirdiğini.
Ama biz anayız her şeye rağmen helal ettik hakkımızı bilinmese de değeri....
        Dünyanın her yerinde aynıdır kadının görevi;ana dır,evladına..kız dır,babasına...yar dır erkeğine...Dünyanın her yerinde eza,cefa gören zaman zaman aşağılanan yine kadın değilmi dir?
        Feminist miyim?Hayır değilim...Olmamaya çalışıyorum...Ama aklım almıyor minicik kız çocuklarına nefsi uyanan erkekleri..!!!
Böyle mi yetiştirdi anaları diye düşünüyorum o erkek müsveddelerini !!!
Bizler taciz edilsin,hor görülsün diye mi dünyaya getirdik ''KIZ''larımızı ???
Velhasıl söylenecek sözüm çok...
Dünyaya KIZ gelmek bizim suçumuz değil..Susmayın KIZ doğdu diye..Çünkü biz susmuyoruz artık.
Biz yerimizi biz haklarımızı biliyoruz..
Oğullarınızı öyle bir yetiştirin ki,herkes sustuğunda KIZ larımız konuşabilsin...
Ve..saygıyla öpüyorum mutlu her kadının arkasındaki kadir kıymet bilen evladı yetiştiren anaların ellerini...





7 Mart 2012 Çarşamba

Yağmurlar da ağlar sessizce


Özlediği zaman sımsıcak toprağın kokusunu... dayanamaz,
Usul usul iplik iplik iner gökyüzünden..
Öfkelenir bazen damlalarıyla can verdiği toprağa,tutamaz kendini
Gürül gürül,şakır şakır akıtır öfkesini her damlasında...
Bazen de aşkı o kadar tutkulu olurki,
Damla damla indirir sevgisini gökkuşağının renklerinde...
İki sevgilinin vuslatıdır aslında,buluşmaları
O yüzdendir ki toprak en güzel yağmur yağdığında kokar...

DÜNYA KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN


BEN 1 KADIN DEĞİLİM,BEN BİN KADINIM

       Yerimiz nerde olursa olsun,biz doğduğumuz ilk günden beri kadınız,kısrağız,anayız kızız ve biz varoldukça dünya dönmeye devam edecek....

Naz yapmayı ömrüm boyunca öğrenemedim. Kadının hası naz yapar. Bana zaman zaman komik gelir ama kadında iyi durur laf aramızda. Bir türlü üstüme giyemediğim bir elbise gibidir naz benim. Sahte bir edayla yapıldığında, dışarıdan ne kadar avam durduğunu bildiğimden, hiç denemedim.
Onlardan biri olmak isterdim ama beceremedim.
      Kendi işimi kendim hallederim. Tırnağım varsa başımı kaşırım. Ampul de takarım, eve telefon hattı da çekerim. Kavanoz kapağı açmanın bin bir yolunu bilirim. Matkapla duvar delebilir, modüler mobilyaları kendim birleştirebilirim.
Çalışır kazanırım, kimseden medet ummam. Kiramı da öderim, faturamı da..        
       Tek taşı da severim, tek bir dal çiçeği de; etiketine bakmam hediyenin. Altın alsan, ertesi gün gidip kuyumcudan fiyatını sormam. Gönlünün gramına bakarım kaç külçe eder diye; gerisi bana nafile!
      Her gidenin ve her gelenin ruhumdan çalacaklarını bilirim. Acı tatlı yaşadıklarımdan gurur duyarım. Aşkı yaşadığım gibi yaşarım ayrılığın acısını. Çivi çiviyi sökmez bende, çekici olmayan çivinin işe yaramayacağını bilirim.
Gün içinde yüz kere aramam. Sürekli mesaj atıp, cevap verecek misin diye bakamam. 
      Yaşım 40'a yaklaşırken, çocuklar gibi dedektifçilik oynayamam. İhanete dayanamam ama cebini de karıştırmam. O kadar güvenmiyorsam, ayrılırım. Bir daha da dönüp bakmam.

      Bildiğin kadınlardan değilim, yüreğim yorgun benim. Barını da, cazını da, çok önceleri yeterince gezdim. Her gece sokaklarda dolaşamam. Huzur ararım aşkın içinde, şehvetini de, tutkusunu da başka türlü tadarım.
Saçma kıskançlıklar yapamam. Zor kadını oynayıp, dürüstlükten şaşamam. Aklımdaki dilimdedir; derdim varsa konuşarak çözerim. Kelimelerim değerlidir, boş yere çene çalamam.
      Adam olana adam gibi davranırım. Namertle vakit harcayamam. Sen düşersen tekme atmam; ya senle düşerim, ya kaldırırım, arkamı dönüp kaçamam.
Ben senin bildiğin kadınlardan değilim. İstediğin oyunsa, ben onları çoktan unuttum, oynayamam. Bir aşkı tanırım ve yaşarım dolu dizgin, bir de sevene sahip çıkarım. Saygı duyarım her yaşama ama taşıyamayacaksan seni de adam diye koluma takamam.
      Yaşam yolunda seferiyim. Haritamı kendim çizerim. Katılacaksan yolculuğuma ne ala, seni her şeyimle severim. Aklım erkek gibi çalışır, kalbim kadın benim. Başaramayacaksan hiç yolumda durma; ben senin bildiğin kadınlardan değilim!